21.12.2014

Anne kafası ve tükenmişlik sendromu..

    Uzunca bir nadas döneminin ardından yeniden merhaba canım blogum, blog arkadaşlarım, okuyan tanıdık tanımadık herkes..
Rüzgar'ın  ilk yaş doğum gününden beri
yazmıyordum bloguma. Sebeplerim vardı elbet,sadece tembellik üşengeçlik ya da zamansızlık da değil üstelik..Biraz da bilerek, kasten yazmadım.Kendimi nadasa çekip, biraz olgunlaşmak,biraz dinlenmek, kendimi dinlemek istedim bu süreçte. Anne kafası oldukça ağır bassa da eş kimliğimi,'ben' liğimi de hatırlamam, yaşamam gerektiğinine kanaat kıldım.     Oğlumun  doğruca gelip baş köseye oturmuş olmasına lafım yok çok şükür; ama bu hal bir yerden sonra insanı tükenmişlik sendromuna götürüyormuş..Bizlerin Meryem Uzerli ile tanıştığımız bu sendrom aslında sadece çalışma hayatında da olmuyor,doğum sonrası yıllarda çocuk merkezli yasayan biz annelerde de sıkça rastlanan bir problem. Kadın hele de ilk kez doğum yaptıysa bebeğinin doğumuyla doğruca başka bir boyuta geçiş yapıyor.Sadece vücudu,hormonları değişmiyor, tüm kimyası,psikolojisi,üstüne toplumsal baskılar,mükemmel anne olma kaygısı,çocuğuna yetememe korkusu, kocasına,evine eskisi gibi vakit ayıramaması, işine gücüne ara vermiş olmak farkında olmadan kadını tüketebiliyor. Bu durumdan kurtulmanın ilk yolu -bence-önce mükemmel anne diye bir şey olmadığını kabul edip,bu sürecin hemen hemen her annenin başına geldiğini bilerek teselli bulmaktır.Sonrasında da eğer etrafınızda size yardımcı olabilecek eş,dost,aile fertleri varsa(bu kadar şanslıysanız) arada bir utanmadan kendinize vakit ayırmak için yardım istemek..Gerisi zaman içinde doğum kiloları gibi biraz azimle hallolacaktır..
Bir de lahusa depresyonu denen bi şey var ki ben pek yaşayamadım..Yaşayamadım diyorum çünkü o sıralar kocacığımın hastalıklarından bana nazlanma sırası gelememişti maalesef. Belki de şöyle demeliyim, benim lahusa depresyonum dış sebeplerden ötürü gereğinden fazla uzamıştı,öyle ki neyin depresyonu olduğunu da çözememiştim.. Her neyse..Geçti gitti diyelim..Ama bu sefer de günümün her saatini Rüzgar odaklı yaşıyor olmak tüketmeye başlamıştı beni..Ona gaz olmasın diye yediğime içtiğime dikkat etmek,okuduğum kitabın konusu, araştırdığım şeylerin içeriği,yazdığım çizdiğim şeyler(ileride bahsedeceğim), kurduğum hayaller,yaptığım planlar,mecburi uykusuzluklar, Rüzgar'ın yemesi içmesi,uyku saatine göre gezmeler,mecburi uykusuzluklar vb... bu liste uzar da gider..Şikayetçi miyim?? Haşaaa..Çok şükür annelik normalde katlanmayacağın her şeye gönüllü hizmet etmeni sağlayan bir güdü..Lakin bir yerden sonra kimlik bunalımı yaşatmıştı bana..Neyse ki bu nadas süreci bana toparlanmam için fırsat verdi ve en güncel sürümüm ile karşınızdayım efenim..Birikmiş bir çok yazı taslağım düzenlenir düzenlenmez burada:) Blog içeriği ve şablonu ile de değişiklikler peşindeyim ama o biraz zaman alabilir..

Bekleyin anacımm..

23.08.2014

Rüzgar 1 yaşında..Cirque du Rüzgar..

Oğlumla dolu dolu bir yılı bitirdik..Her günü, her anı yepyeni bir deneyimdi üçümüz içinde..Ben 'anne', Soner 'baba' ve Rüzgar 'da 'dünyalı' olmuştu artık..Acemilik dönemimizi öyle yada böyle bitirdik çok şükür..Şimdi 3 ümüz de daha rahatız..  Eee bu muhteşem ilk yılı kendimizce en iyi şekilde kutlamalıyız dedim ve ailenin organizasyonlardan sorumlu  kişisi olarak sıvadım kolları..Önce yakın eş dostla kutlayacağımız bir parti olmasına karar verdik.28 Haziran ramazanın ilk gününe rast geldiği için bir gün önceye aldık parti gününü.. Mekan da evimiz olacaktı..Her şeyin bir teması olmasını seven ben, partimizin sirk temalı olmasını uygun görüp başladım gerekli hazırlıkları yapmaya..Öyle aylar öncesinden falan başlamadım, son bir haftaya sıkıştırdım tüm hazırlıkları.Tüm her şeyi ellerimle yaparak,oğlumun ilk yaş partisini alın terimle düzenlemeye kararlıydım. Sirk temalı baskı işlerini evde bizzat hazırlayıp, tek tek çıktı alıp, kes-yapıştır yaparak başladım önce..Sonra Diş Partisinden deneyimli olduğum şeker hamurlu kurabiyelerimizi yaptık canım dostum Nur'la..Sirk çadırı şeklinde anı çerçevesini Sevgili kocam hünerli elleriyle yaptı.(tasarım bana ait :) )Cupcakelerim -kendim yaptım diye demiyorum- harika oldular hem görsel hem de tat olarak:) Tatlı,tuzlu kurabiyeler,börekler,salatalar hep sağ olsunlar arkadaşlarımın emekleriyle yapıldı..Ama en önemlisi doğum günü pastalarımızı yine Nur'umla beraber sıcak havaya inat başarıyla yaptık. Şeker hamuru ile çalışmak sıcak havada çok daha zormuş,öğrendik..Aksilik de olmadı değil tabii..Oğlum için hazırladığım video teknik arızalara takıldı maalesef..Biz de slayt şeklinde izlemek zorunda kaldık..Akşam geç saatlere kadar eş dost, çoluk çocuk yedik içtik eğlendik.. Rüzgar efendi de akşam boyunca şaşkın şaşkın ama halinden memnun takıldı henüz idrak edemediği ilk partisinde..


Oğluma..

Daha dün gibi hatırlıyorum senin varlığını öğrendiğim anı..Düğüm gibi bişeydi boğazıma takılan, kalbimin hızlıca atması,korku,panik,heyecan,mutluluk ve daha bir çok duygunun aynı anda ruhuma,kalbime,beynime saldırması gibi bir şey.. içimde bir yerlerde filizlenen bir tohumdun..hiç bilmediğim,hissetmediğim yepyeni bir duygu,hakkıyla taşıyabilecek miyim diye kendime sormaya çekindiğim yeni bir kimlik,yeni bir sorumluluktun..O kadar ağırdın ki bedenime o an, korkudan mı sevinçten mi ağladım varlığını öğrendiğimde bilmiyordum..Ama bir o kadar da hafiflemişti ruhum..kanatlanmış uçuyordum sanki bebeğim olacağını düşündükçe.. Yepyeni bir dönem başlamıştı o günden sonra.Artık yalnız değildim onca yıl tek başına sığdığım bedenimde..Daha bir özenmeliydim yediğime içtiğime..Hormonların gücünü iyice anlamıştım artık..dinlediğim müzik, yaptığım hareket,kaldırdığım poşet bile ayrı bir anlam kazanmıştı sayende..bambaşka bir gözlükle bakar olmuştum dünyaya..kimi zaman pembe,kimi zaman bulanık,kimi zaman camsız bir gözlüktün sen taktığım tam 35 hafta boyunca..Büyüdün..Gelmek için sabırsızlandın ve adın gibi aniden esiverdin..O gün anlamıştım bana tüm ezberlerimi bozduracağını..Tüm koşullara inat doğduğunda,sesin duyduğum en özel melodiydi.. o ilk göz göze,yanak yanağa geldiğimizde hissetmiştim koşulsuz şartsız, seve isteye müebbet bir aşka mühürlendiğimi.. O an artık ben 26 yıldır tanıdığım bildiğim Pınar değil, seninle yeniden doğmuş yepyeni bir isimdim..Artık anneydim..Rüzgarın annesi..Bundan sonra anlayacaktım annemin 'anne olunca anlarsın' dediği her şeyi..O an iyi ki doğmuşum dedim..İyi ki doğurmuştu annem beni..Seni yoksa nasıl tanıyabilirdim ki..Ve şimdi en büyük dileğim ömrün boyunca hep "iyi ki doğmuşum" diyebilmen..Doğmak sadece bir kez olan bir şey değildir oğlum. İnsan gerçekten mutlu olduğunda, bazen dibe vurduğunda, bazen kısacık bir anda, sevdiğinde, aşık olduğunda, ürettiğinde, emek verdiğinde, alın terinde, her güldüğünde ve güldürdüğünde,ağladığında, anladığında,dinlediğinde, farkında olarak yaptığı her  şeyde yeniden doğabilir Oğlum.. Yeter ki sen aldığın nefesin kıymetini bil, onu her alışında hisset bedeninde gezen yepyeni yaşamı..Bu hayat senin..Onu hakkıyla,gönlünce yaşamanı dilerim..

Seni çok seviyoruz oğlum..


Rüzgar büyüyor..

Yine uzunca bir aradan sonra klavye başında olmaktan gurur duyarım..Rüzgar büyüdükçe rahatlarım,kendime ve bloga daha çok vakit ayırabilirim diye hayal kurarken, kazın ayağının hiç de öyle olmadığını fark ettim. Sandığımın aksine o büyüdükçe bana olan yapışkanlığı ve ihtiyacı daha da artıyormuş..Bildiğiniz yaka iğnesi gibi bişi oldu Rüzgar efendi. E malum ailelerden uzak olunca kısa süreliğine bile bırakamıyorsun bebeğini kimseye..hal böyle olunca da beyefendinin uyku saatleri benim için kitap demek,araştır-öğren,blog oku-yaz, yemek-iş yap, film izle,kendine ve eşine zaman ayır,beyefendinin yoğurdunu,kurabiyesini,peynirini,böreğini yap demek.bilmezdim öğlen iki saatin bu kadar değerli olduğunu, inanmazdım akşam 21.30 da enerjimin bebeğimle birlikte bitebileceğine, yorgunluktan 23.00 olmadan devrilebileceğime.. Ama çok şükür şikayetçi değilim halimden,yeter ki sağlığımız yerinde olsun değil mi anacıııımmm.::DDD

Yazmadığım süre zarfında büyüdü tabii Rüzgar oğlan..Şimdi  teknik olarak 14 aylık,teorik olarak 13 aylık bir sıpa kendisi. (5 hafta erken doğduğundan 36 aya kadar 1 ay küçük farz ediliyormuş tıbben..Doktor kontrollerinde "düzeltilmiş ay " diye bir tabir kullanılıyor ve gelişimi bu aya göre takip ediliyor) Çok şükür ilk yaşını hem fiziksel gelişim hem de ince-kaba motor gelişimi olarak gayet iyi tamamladı.İlk yaş doğum gününden sonra her şey daha hızlı oluyor sanki..Zaman daha hızlı akıyor,Rüzgar her gün yeni bir numara öğreniyor, dün daha sağına dönemezken bugün yürüdü yürüyecek bebeğim..Aramızdaki sözlü-sözsüz  iletişim daha akıcı, yavaş yavaş monologtan diyaloga geçişler olmaya başladı..Tabii sadece ikimizin anlayabileceği bir diyalog:)  Oynadığımız oyunlar daha eğlenceli.. Uyku süresi daha düzenli. Hala çok iştahlı sayılmasa da yemek saatleri eskisi gibi işkence değil. Mutlaka bunda benim daha rahat,sakin olmam etkilidir diye düşünüyorum. Ben uzmanların dediği gibi sadece ne ve ne zaman yiyeceğine karar veriyorum,o da ne kadar yiyeceğine.Böylece ikimizde sınırlarımızı bildiğimiz ve kabullendiğimiz için bazen 1 kaşıkla, bazen bir kaseyle; ama huzurlu bitiriyoruz yeme ritüelini..Diğer yol ikimiz için de yıpratıcıydı..Hala tam gaz emzirmeye devam ediyorum. Sütten iştah durumuna göre doktora danışarak kesmeyi düşünüyorum..Ama daha bir kaç ay böyle devam..
Bu arada 10 ay 9 günlükken Rüzgar kendi kendine ilk adımlarını atmıştı..bir kaç haftaya kalmaz yürür derken maalesef amcasının evinde bazadan düştü, ve o gün bugündür hala tek başına yürümüyor. Aslında yürümüyor demek yanlış olur, zira bana doğru yürüyerek koca salonu ya da koridoru manevra bile yaparak geziyor ama sadece biz bıraktığımızda ve hadi gel oğlum dediğimizde..yani kendisi ben kalkıp yürüyeyim demiyor henüz..Psikolojik olarak hazır hissetmiyor anlaşılan..Olsun,hiç önemli değil,erken yürüyene madalya takmıyorlar,ki zaten yürüme becerisi ziyadesiyle iyi olduğu için endişelenmiyorum..Fakat eşin dostun hala mı yürümedi demesinden bıkmadım da değil.."Tembel,korkak" gibi etiketler iliştirmeye çalışmalarından da ayrıca sıkıldım..Bu arada çocuklar 12-15 aylar arasında yürürlermiş, öncesinde yürüyenler erken yürümüş oluyor,yani hala geç yürüdü denemez Rüzgar için..

Şu an üstte 2 tam 1 yeni patlamış 3 diş ve altta 3 olmak üzere 6 dişi var paşamın.Üstteki 4. diş de yolda..Diş kolyemiz sağ olsun azıcık huysuzlukla atlatıyoruz diş çıkarma sancılarını..Kolyeyi takmadığımda hemen salyaları akı veriyor ve taktığımda birden duruyor..Çok ilginç..Taşların gücü bu olsa gerek..

Bu arada dans etmeye bayılıyor, cep telefonunu getirip bize verip, müzik açalım diye oynamaya başlıyor..Hatta rende yaparken çıkan seste ve ezan sesinde bile oynuyor. Hiç yabancılık çekmeden herkese gidiyor ve sarılıyor..İstediği şeyler için elimizden tutup götürüyor.Elektronik eşyalar,düğmeler,anahtar-prizler ciddi anlamda ilgisini çekiyor. Dışarıdan eve gelmek istemiyor..Halkaları,sekilleri çok güzel diziyor,küpleri kovaları üst üste ve iç içe koyabiliyor-ama yıkmaya daha çok bayılıyor-küvette oynamaktan zevk alıyor,telefonu kulağına koyup alo yapıyor..Anne, baba, gel, al, ver, aba(abla-abi demek),bu(su) söyleyebildiği kelimeler..

Yazmadığım süre içinde ilk kez uçağa bindi ve ilk kez denize girdi Rüzgar..


Neyse, seni çok ama çok seviyorum oğlum..İyi ki doğurmuşum seni,iyi ki Rabbim seni bize nasip etmiş ve iyi ki bizi seçmişsin oğlumm..




21.06.2014

Rüzgar'ın diş partisi. .

Rüzgar'ın ilk dişi 14.04.2014 de patlak vermeyi başardı.Yavrucum aylarca ha geldi ha gelecek kaşı kaşı mahvoldu. İştahsızlık,huysuzluk,zaman zaman uykusuzluk sadece ona değil hepimize çok çektirdi. en çok da iştahsızlığı benim kabusum oldu.Bildiğiniz takıntılı,mutsuz bir anneye dönüştüm bir kaç ay içerisinde..Ne versem ağzını kitleyip reddediyordu. Doğal olarak da aylarca kilo alamadı. o aylık kontroller korku,telaş,dua içinde geçti diyebilirim. Tartıda kilo aldığını görmekten ümidi kesmiş,bari zayıflamamış olsa diye dua eder olmuştum.Derken ilk dişini çıkarttığı gün sabah çok huzursuzdu,öğlen uykusuna erken dalmış,her zamankinden geç uyanmıştı.Uyandığında ise çok huzurluydu sanki..Sebebini bir kaç saat sonra birlikte oynaşırken güldüğünde anladım. Ufacık bir çizik..Ele gelmeyen ama çay kaşığını değdirdiğimde ses çıkaran bir inci tanesi..o kadar çok sevinmiştim ki o an,sevinç,gurur,heyecan..beni görseniz  görmemişin oğlu misali deli muamelesi yapardınız sanırım. Hemen annemi aradım,müjdeyi verdim,o da derhal atletini yırt Rüzgarın dedi.Adetmiş,çabucak çıksın diyeymiş..E ben de yırttım..Sonra ilk ben gördüğüm için Rüzgar'a bir takım elbise almam gerekiyormuş;onu da aldık..Diş buğdayı yapıp dağıtmak da adettenmiş..Hal böyle olunca ben de fırsat bu fırsat,zaten Baby Shower,Hastane süslemeleri gibi planlarımı erken doğum yüzünden yapamadığım için bu diş partisini hemen organize etmeye başladım.Tüm hazırlıkları,süslemeleri,pasta ve kurabiyeleri kendim yaptım..Hediye olarak dağıttığım diş şeklindeki keçe magnetleri canım arkadaşım Gökçen hazırladı. Diğer arkadaşım Tuğba olmasaydı giriştiğim pasta kurabiye işinden nasıl çıkardım bilemiyorum,çünkü rüzgarın diş ağrıları öyle hemen geçmemişti.Ve ben ilk kez şeker hamuru kullanacaktım.. O da sandığım kadar kısa sürede olmuyormuş..Her neyse, herşey bittiğinde partimiz çok beğenildi,biz çok eğlendik ve benim tüm yorgunluğum o günün sonunda silinmişti..




























20.06.2014

Diş ağrıları ve kehribar diş kolyesi mucizesi..

Rüzgar aylarca ilk dişini çıkartmaya uğraştı..Hatta savaş verdiğini söylesem abartmış olmam bence.. Diş kaşıntısından ne bulsa ağzına soktu, Sophie'yi evirdi çevirdi,soğan verdim yetmedi, elimi verdim kesmedi,iştahsızlıktan bir gram bile alamadığı aylar oldu..Ahh neymiş bu diş ağrıları,sen dur ben çıkarayım annem dedim olmadı..Diş jellerini doktor önermeyince ben de almamak için aylarca direndim,ama bir gün elini ağzına sürtüp çığlık çığlığa ağlayınca içim parçalandı ve hemen atlayıp arabaya en yakın eczaneden caljel alıp denedim; maalesef o da işe yaramadı..Derken yakın arkadaşım Fransa'daki bir yakınlarının tavsiyesi üzerine kehribar diş kolyesi aldığını söyledi,işe yaradığına da referans olunca hemen araştırmaya başladım tipik bir internet annesi olarak. Arkadaşımın sipariş verdiği Verazeyn markasının şeker sahibesi Devrim hanıma ulaştım ve kendisiyle telefonda konuştuğumda sesi ve tavrı sayesinde  biz de kısa zamanda kolyemize kavuştuk
Kolyemizi almadan önce bir kaç gün eşimin arkadaşının kehribar tesbihini kullandık.Tenine değecek şekilde çamaşırına iliştirmiştim ve onun bile faydasını gördük diyebilirim. tabii ki kolye boynunu 360 derece sardığı ve dişlerine daha yakın olduğu için daha fazla etkisini gösterdi. Ağrıyı  %100 kesti diyemem ama %90 azalttığını söyleyebilirim. Ve ilginçtir taktığımız andan itibaren salyaları neredeyse hiç akmadı. Diş çıkarma süreci bizim için ve biliyorum ki bir çok bebek ve ailesi için çok zor.. İştahsızlık,uykusuzluk,ateş ,ishal,huzursuzluk..umarım sizin bebeğiniz hiç birini yaşamayan nadir şanslı bebeklerden olur..Eğer değilse bu diş kolyesini kesinlikle tavsiye ederim.

daha fazla bilgi edinmek ve paylaşabilmek için Devrim hanımla kısa bir reportaj yaptık. Beni kırmadığı için buradan da teşekkür ederim Devrim hanıma..Buyrun Kehribarın faydalarına...



Öncelikle nedir bu "Kehribar bebek diş kolyesi"?
Bebeklerin diş çıkartırken, yani salya akıtma döneminde kullanılmaya başlaması önerilen bir ürün. %100 doğal ağrı kesici özelliği ve %0 yan etkisi sebebiyle; kehribardan bebeğin diş boyutuna uygun olarak yapılmış bu kolyeler sayesinde, özellikle diş sebepli gece uyanmaları son buluyor. Çünkü ağrı gidiyor. Uyku bölünmüyorJ
*Kehribarın diş çıkaran bebeğe ne gibi faydaları var?
Kehribar kolyesinin Antik Roma’dan başlayan bir tıp geçmişi var.
Sarılık tedavisinden tutunda, her türlü üst solunum yolu hastalıklarının tedavisine kadar. Türk bilim adamı Ibni Sina, kehribarı birçok hastalığa ilaç olarak nitelendirmiş. En önemli özelliği ‘ağrı taşı’ olması! Bağışıklığı güçlendirme etkisi de var. En yaygın kullanım şekli ise bebeklerin diş çıkarma döneminde kullanılıyor olması. Salya azaltıcı özelliği de bilinmekte.
Çünkü bebek salya akıtmaya başladığı dönemde göğüs bölgesini sürekli kuru tutmak gerekiyor ki bebek hastalanmasın.
Bu dönemde bağışıklık da kısmen düştüğü için kehribar hem bağışıklığını güçlendiriyor bebeğin. Hem de ağrısını alıyor.
Dişte ağrı olmayınca bebek herhangi bir yemek yememe problemi yaşamıyor. Gıdasını almaya devam ediyor. Bünyesi zayıf düşmemiş oluyor.
Ayrıca kehribar statik elektriği de topladığı için yani nazar dediğimiz olgu, çocuğumuzu bu negatif enerji akışından da koruyor.
Sizin anlayacağınız 360 derece etkisi ile  kehribar bebek diş kolyesi sayesinde bebekler her anlamda korunuyor.
*Herhangi bir kehribar taşının da aynı etkisi olur mu? Yoksa özel bir türü çeşidi var mı?
Her kehribar ‘eğer gerçekse’ aynı şifa etkisine sahiptir! Diş kolyesi için makbul olan kehribar Baltık denizinden çıkartılan kehribarlardır. Çünkü içerisine denizin mineralleri de eklenmiştir. İçerdiği suksinik asit oranı(doğal ağrı kesici madde)  karadan çıkartılan kehribarına göre çok daha değerlidir.

Bu kolyeyi alırken nelere dikkat etmeliyiz. Çünkü her annenin en büyük endişesi ‘ya bebeğim boğulursa?’
Bebek diş kolyesi içinde en önemli kıstas bebeklerin yaşı-ayı ile doğru orantılı olarak büyüyen taş ebatları ve uzunluklarıdır. Tıpkı bebek kıyafetlerinde ki gibi. Prematüre bir bebeğe standart yeni doğan kıyafetleri nasıl büyük geliyorsa, uygun olmayan uzunlukta ki kolye de bebeğiniz için risk taşıyabilir. Çünkü boyna takıldığında çenesini geçmemesi lazım. Kehribar yapısı gereği parçalanabilir bir taş. Eğer bebek çenesinden ağzına götürürse ve ağza aldığında taş parçalanırsa işte kastedilen boğulma riski bu. Nereden alırsanız alın şu pratik bir ölçme yöntemidir. Bebeğinizin boynuna takın ve kolyeyi çenesine getirin. Çeneyi geçmeyen kolye sizin için doğru kolyedirJ 


*Kehribarın herhangi bir yan etkisi mevcut mu?
%0 yan etki. Zaten annelerin tercih etme sebebi de bu. En masum ilacın bile mutlaka 1-2 yan etkisi varken rabbimin doğa aracılığı ile biz insanlara verdiği çözümler için mucize demek az kalıyor bazenJ

*Piyasadaki her kehribar diş kolyesi orijinal kehribardan mı yapılmıştır? Nasıl ayırt edilir?
En basit ve pratik yöntemi kolyenin görünmeyen bir köşesine ocakta uzunca zaman tuttuğunuz bir çatalı batırmak. Eğer etrafa çam kokusu yayılıyorsa gerçektir. Eğer pis bir plastik kokusu çıkıyor ise sahtedir. Çakmak ile de aynı deneyi yapabilirsiniz. Çakmakla yaktığınızda duman beyaz ise gerçektir. Kara-gri bir duman ise sahtedir. Zaten satan kişiye ateş tutmayı teklif ettiğinizde kabul etmiyorsa çıkın hemen o dükkândanJ

*Siz bir anne olarak bu kolyeyle nasıl tanıştınız?
İlk kızım Elif Vera’da hiç diş sıkıntısı çekmedim. Ne uyanma ne mızıldanma. Güler geçerdim ‘of uykusuz kaldık gece’ diyen annelere. Hayat bumerang gibi. Güldüklerin başına geliyor J İkinci kızım Zeynep’te o söylenen annelerden oldum. Sentetik ilaçlar kullanmak istemedim araştırdım ve kehribar bebek diş kolyesi ile karşılaştım. Öyle yaygın ki; yurtdışında babyshowerlar da anneye götürülen en kıymetli hediye statüsünde. Çünkü hamile ve eğer migreni varsa doğal ağrı kesici olarak anne kullanıyor. Sonrasında sezaryen-doğum-emzirme den oluşan sırt ağrıları için, ayrıca lohusalık döneminde depresyonu önleyici etkisi de var. Ardından bebeğin 4. Ayı itibari ile bebeğe geçiyor bu kolyeJ Öyle kıymetli-işlevli.

-Verazeyn size ait bir marka mı? Nereden ithal ediyorsunuz?
Elif Vera ve Zeynep’in isimlerinden oluşan kızlarıma ait bir markaJ Baltık Ülkelerinden ithal ediyorum.


Bu arada Devrim Atılkan "Sihirli 40 Hafta" kitabının da yazarı. Kitap gelirini çok hayırlı bir iş için harcadığını belirtmek isterim.Kolye ve kitap hakkında daha fazla 
bilgiye www.verazeyn.com adresinden ulaşabilirsiniz.




6.05.2014

Oyuncak vs Kitap, İlk oyun araçlarımız..

Oğlum doğmadan başladı onun eğitimini ,gelişimini,mutluluğunu düşünmem.." Becerileri ve yetilerini nasıl ortaya çıkarabilirim??acaba onun eğlenerek öğrenebilen biri olmasına yardımcı olabilir miyim?Ona çokça kitap mı almalıyım yoksa bir çok oyuncak mı daha etkili olur  güçlü ve neşeli bir kişiliği olmasında?? Kitap okusun diye çocuğumu kitapçılara götürsem onu sıkıp bunaltır mıyım,ya da eğlensin diye sürekli oyuncakçılara gidip oyuncak seçsek şımartmış mı olurum?? Her ikisi de tabii ki gerekli biliyorum da bu dengeyi nasıl kurmalı???" şeklindeki sorular benim geveze beynimi çok yormuştur ve hala da yormakta düşünmeye fırsat bulduğumda..

Tabii ki cavap açık ve ortada; kitap da oyuncak da eşit uzaklıkta ve yakınlıkta olmalı..Aslında sadece oyun olmalı bir çocuğun hayatında..Arabalar,toplar,bebekler ne ise kitaplar da o olmalı..Hissetmeli, sevmeli tüm oyuncaklarını..nasıl kırmızı arabasından sıkıldıysa mavi kaplı kitabından da sıkılabilmeli..Çünkü o da bir oyun aracı diye görmeli..Ne daha çok ne de daha az önemli ayıcığından..Daha bebekken tanışmalı her ikisiyle de..Çıngırağını salladığında nasıl mutlu oluyorsa sesi keşfettiği için, ağzına götürüp ısırdığında, sayfaları parçaladığında da mutlu keşfedecektir kitabı..Biz anne-babalar oyuna çevirmeliyiz kitap okumalarımızı..ve oyuncaklar da kitaplar gibi hikaye anlatmalı..Yani bence masal tadında oyunlar oynamalıyız her şeyi araç yaparak..

Neyse yine çenesi düştü geveze beynimin.. Tüm bunlar benim nacizane acemi anne kuramlarım..Yanılma payı yüksek,ama tamamen iç güdüsel..

Bizim oyun araçlarımıza gelirsek, (tüm oyun araçlarıyla beraber oynadığımız için bizim diyorum) ben ilk yaşına kadar temel oyuncaklar dışında çokça oyuncak alınması taraftarı değilim.Çünkü o isteyecek yaşa gelene kadar seçimler tamamen bize ait.Sonrasında zaten beraberce gerekli gereksiz alışverişler yapılacaktır şüphesiz.Bu yüzden ben de bir çok yeni anne gibi internetten ayına uygun oyun ve oyuncakları araştırıp,gerekenleri edinmeye çalışıyorum.
İlk aylarda çıngırak,dönence,hışırtılı bez oyuncaklarla tanışmıştı Rüzgar da.
Sonra oyun halısı bir kaç aylığına hayatımıza girdi. Bondigo Ormandaki Arkadaşlarım oyun halısını almıştık. Kumaşı,minderinin kalınlığı, oyuncakları bir çoğuna göre daha güzeldi. Ama renkleri daha canlı olabilirdi bence.Genel olarak memnun kalmıştık kendisinden..

Rüzgar'a Eymen abisinin bebekliğinden miras kalan oyuncaklar var..(aslında şanslı olan babası,yoksa şimdi kendisi alacaktı:) ) Bir teşekkür de buradan edelim abisine..




Bright Starts Bounce Bounce Baby bizim aylardır vazgeçilmezlerimiz arasında..Özellikle piyanosuna ben de bayılıyorum. Tüm ebeveynlere şiddetle tavsiye edilir.

Şimdilerde ayakta durma,sıralama,tutunarak yürüme çalışmalarımız olduğundan  Fisher Prize İlk Arabam en iyi yardımcımız.. Biz kendisinden memnunuz,ama İkea ve İmaginarium'da da çok güzel alternatifleri mevcut.

Bunlar bizim salonun demir başları..Bunların dışında ufak arabalar,oyuncaklar,iç içe geçen kovalar,farklı boyutta üst üste dizilen halkalar, farklı materyallerden toplar,bir kaç pelüş oyuncak,farklı şekilleri yerleştırdiğimiz kaplumbağa, diş kaşıyıcıları var oyuncak sepetimizde. 



Diş kaşıyıcısı demişken Sophie'ye ayrı bir not düşmek gerek.Zira o bizim aylardır en yakın arkadaşımız..Sürekli Rüzgar'ın ağzında, çantamızdan hiç eksik olmayan bir zurafa kendileri..Öyle alelade bir zurafa da değil üstelik..Çooookk popüler..Bir çok ünlü Hollywood bebesinin ilk arkadaşı, üst üste en iyi oyuncak seçilmiş bir zurafa..Ben de diş kaşıyıcısı araştırırken tanıştım kendisiyle..Tamamen organik,kauçuktan yapıldığı ve üstündeki benekleri bile gıda boyası olduğu için güvenle verilebilir küçük kemirgenlere:) ben ilk gördüğüm de "bumuymuş" diye küçümsemiştim ama Rüzgar'ın onu nasıl aşkla aylardır kemirdiğini düşününce aldığımıza değdi diyebilirim:)



Kitaplarımıza gelince; şimdiden ufak bir kitap rafımız oldu,doldu bile..Türk Pediatri Derneğinin önerdiği kitaplar arasında olan  İlk Kitaplarım Seti (Arzu teyzemizden hediye,çok sağ olsun) elimizden ve ağzından eksik olmuyor. Hatta birinin içindeki sarı civciv resmi çok hoşuna gidiyor sanırım, sürekli onu almaya çalışıyor.Ufak 9 kitaptan oluşuyor set,ve sert karton sayfaları tam eline ve dişine göre..Tavsiye edilir.




Minik Arkadaşım Serisi Şirin At ve Şirin Kedi de ilk karton kitaplarımız arasında..

Bunların dışında dört sesli kitabımız mevcut.Aralarında Rüzgar'ın favorisi içinde 4 kısa ingilizce şarkısı bulunan Row Your Boat kitabı ki en sevdiği şarkı da bu ilk şarkı.Diğer şarkılara basınca bağırıyor küçük bey.


Aslında kitap rafımızın fotosunu eklemek istiyordum ama teknik arızalardan ötürü yükleyemedim.Neyse İnstagram hesabımızda mevcut kitap rafımızın resmi..

Böylelikle bir yazımı da Rüzgar uyurken noktalama şansına ermekten gurur duyarım.. Kitap ve oyuncak tavsiyelerinize ve bu konuda fikirlerinize açığımmm..Lütfen okuyan anne arkadaşlarım benimle deneyimlerinizi paylaşınn..

28.04.2014

Rüzgar büyüyor..(7-8-9.aylar)


Rüzgar bugünlerde fırtına misali estiği için bloguma hiç vaktim kalmıyor. Yazılmaya başlanıp yarım kalmış postlar,deftere tutulmuş ufak notlar,post-it lere iliştirilmiş yayın konuları..kafamda bir dünya plan proje..Gün dediğimiz 24 saat-cik..Daha duuuurr..Bunlar iyi günlerin,bir de ayaklansın o zaman gör diyenleri duyuyor gibiyim ve açıkçası gözüm korkmuyor da değil..
Gelelim oğlumun bu bir kaç ayda neler yaptığına..7. ve 8. ayları hatırlamak bile istemiyorum desem çok da haksızlık etmiş olmam herhalde.Zira Rüzgar efendi iki ay boyunca ek gıdaya rest çekmiş,uyku düzeni nedir unutmuş, annesine hunileri taktırmasına ramak kalmıştı. Sebebi o sıralar ailecek yaşadığımız zor günler olabilir.
 O günlerde yaşadığımız stres, mekan ve ortam değişikliği maalesef Rüzgar'ı da doğrudan etkiledi.Biliyorsunuz son bir yılın bize sağlık açısından çok iyi davranmadığını..Eşim de ben de uzun süredir karın ağrıları çekiyorduk,hatta benim muayenelerimde suçlu mide olarak tanımlanmıştı. Öyle yara, helikobakteri falan da çıkmamıştı endoskopiden ama doktor her zamanki gibi strestendir demişti.Yaklaşık iki ay önce de eşimde aynı sancılar başladı ama onun atakları daha yoğun ve sancılıydı..Gecelerce elimizde bebek arabası acilleri gezdik,serum takıp netice alamadan eve döndük. Sonra şansımız yaver gitti de iyi bir hastane ve doktora denk geldik,ve asıl suçlunun mide değil; safra kesesi olduğunu öğrendik. Sonra ameliyat süreci başladı,biz yine bebek olduğu için ayrı kaldık kocacımla..Onu hastanede bırakıp gelmek,ameliyata girerken yanında olamamak çok zordu gerçekten. Rüzgar sadece anne sütü istediği için ve onu da biberondan asla içmediği için bir kaç saatliğine bile bırakamadım..Neyse ameliyat oldu bitti derken eşim ilk doktor kontrolünde bacağında ameliyat sonrası nadir de olsa rastlanabilen emboli oluştuğunu öğrendik.Yine çok şükür ki bacağında olustu,kalp,beyin ya da cigerlerde oluşmadığı için yatıp kalkıp şükretsek azdır. Sonra tabii yine hastanede yattı eşim tam 20 gün..Bu süreçte evimizde değil de eşimin  abisinde kaldık;canlarım, sağ olsunlar kendi evimizde hissetmemiz için  her şeyi yaptılar..Tüm ailemiz yanımızdaydı,hep sağ ve var olsunlar..İyi ki varlar..
Her neyse,yine bunalttım farkındayım,ama Rüzgar efendiye iyi-kötü yaşadıklarımızı anlatmak için yazmam gerekti..Rabbim bir daha yaşatmasın..

Bu zaman zarfında bizim oğlan resmen evrim geçirdi..Ciddiyim..hem tipi hem de huyu-suyu değişti..Muhteşem 3 ay diyebiliriz 7-8-9. aylar için..Rüzgar,dönmek ne kelime fıldır fıldır şimdi yatağın üstünde,yerde..Ama her zaman değil,yine kendi isterse..Önceden hep oturmak isterdi,yatmak yerine,şimdi ise hep yürümek istiyor..
Son 1 aydır emekleme pozisyonunda duruyor,bir iki adım bu şekilde atıp sonra yine en rahatına,sürünme moduna geçiyor. Sürünerek,dönerek istediği hedefe ulaşabiliyor.Yatağının kenarlarına tutunup kalkıyor.Koltuk kenarlarında bir kaç adım sıralıyor.Oyuncaklarıyla kendi kendine oynuyor..Kitapları en sevdiği oyuncaklar şimdilik.Ba-ba,de-de-me-me,ma-ma,a-da gibi sesler çıkarabiliyor.Bunları bilinçsiz söylüyor ama an-ne hecelerini bilinçli söylediğini düşünüyorum,çünkü ben yanında olmadığımda an-annee diye bağırıyor. Bunun dısında sürekli mız-mız bu aralar.Hep ağlama modundayız. Hiç bir şeyden tatmin olamıyor.Bu arada diş çıkardı.. İştah meselesi ise en derin yaramm.. Çogu günler tüm gün mutfakta beyefendiye yemek yapıyorum,sonra yemediği için çöpeee...İçim acıyor çöpe giden yemekleri düşününce..Uykuları ise bir ara çok kötüydü,sonra düzeldi derken diş çıkardığı için bugünlerde bir iyi bir kötü..Ama sıkıntısı yoksa sabah  7-7.30 gibi kalkıyor,9 -9.30 arası ilk sabah uykusu başlıyor..1-1.30 saat uyuduktan sonra öğlen 13.30-14.00 gibi yine uyuyor,o da 1,bazen 1.30 saat uyuduktan sonra gece uykusuna 20-20.30civarı dalıyor.Bu konuda da en büyük sıkıntımız,gecenin onun yatağında başlayıp çoğu sefer bizim yatakta son bulması. Babasının yokluğunda beraber yattığımızdan kokuma alıştı.Eğer uyku geçişlerinde beni yanında görmezse tekrar dalamıyor.Ama benim yanımda uyuyorsa sabaha kadar ikimizde deliksiz uyuyoruz.Bu durumdan şikayetçi gibi görünsem de seviyorum ben de onunla uyumayı. Sonra başlarım ekollere,uzmanlara,kimin ne dediğine diyorum.Zira benim yanımda daha huzurlu uyuyorsa bebeğim,sevgime,güvene ihtiyacı olduğundandır.Hem zaten benimle uyumak istemeyecek aklı erdiğinde..Bilmiyorum,yanılıyor olabilirim..ama şimdilik biz de durum bu..
Kilo- boy gelişimine gelirsek,doktor kontrollerimiz kalbim ağzımda geçiyor.Hele de o tartıya koyma anı yok mu..Abartma diyorsunuzdur ,ama 7.ay kontrolunde 250,8. ay kontrolunde sadece 40 gr almıştı Rüzgar.9. ay kontrolü daha iyi geçmişti.%50persentilin üstüne çıktık yine.Bakalım bu ay kontrolümüz nasıl geçecek..Boyu da çok şükür % 85 lerde gidiyor.(Bu persentil olayına çok takmamak gerektiğini yazmış Carlos Gonzalez Çocuğum Yemek Yemiyor kitabında.Çünkü o persentil hesaplayıcıları mama alan ya da meme emen,vs.diye bakmaksızın bir ortalama veriyorlar. )
Uzun süre yazmayınca çoook uzun postlar yazıyorum..Sabrınız için teşekkürler:D


29.01.2014

Ek gıda dedikleri..



Aylardır tamamlanmayı bekleyen ek gıda post um nihayet son halini aldı ve huzurlarınıza çıktı..Açıkçası yakın arkadaşımın tatlı kızı Belinay bu aralar ek gıda ile tanışıyormuş,bugün ondan konuşunca artık şu yazıyı tamamlamamın vakti geldi dedim..Kim bilir belki benim diğer blogger annelerin tecrübelerinden yararlandığım gibi bir başka anne de bizim yemek tecrübelerimizden faydalanır..

Rüzgar'ın anne sütü dışında bir tatla,kıvamla tanışması beş buçuk aylıkken oldu.Maalesef 6.ayımızı doldurmayı bekleyemedik.Gerçi ben aylar öncesinde ek gıda süreci ile ilgili yayın ve sanal ortamdaki her türlü bilgiyi taramaya başlamıştım  ve 6. ayı beklemeden bebeğin teker teker ve ufak ufak tatlara aşina olmasının daha doğru olduğu kanaatine varmıştım.Lakin doktor sözü dinleyip 6. ayı bekleyecektim ki Rüzgar 5. ay kontrolünde sadece 550 gr almıştı ve kilosu % 80 presentılda olmasına rağmen ben de "eyvah,sütüm yetmiyor,oğlum aç kalıyor" sirenleri yanmaya başladı.Derken 2-3 hafta erkenden ufak ufak lezzetlerle tanıştırdım oğlumu..

Açıkçası ben mutfakta zaman geçirmeyi,sevdiğim,merak ettiğim yeni tatları pişirip sevgilime sunmayı çok severim.Söz konusu beslenme oğlumu,onun sağlığını,boyunu,kilosunu,zekasını,motor gelişimini,bugününü,geleceğini doğrudan etkileyeceği için daha bir titizlendim,özendim bu hususta.Sonuçta ne yersen o'sundur diye boşuna dememişler di mi??!! (you are what you eat)

Öncelikle doktorumuzun ek gıdaya geçiş konusundaki tavsiyelerine yer vermek istiyorum..
İlk verilecek gıda evde günlük mayalanmış yoğurt olmalıymış. Keza ilk yoğurt vererek içindeki faydalı bakterilerin bebeğin midesinde koruyucu,hazırlayıcı bir katman oluşturmasını sağlıyormuşuz. Ama hazır yoğurtlar ya da çocuklar için hazır satılan meyveli yoğurtlardan katiyen verilmeyecek, onun yerine ev yapımı taze yoğurt verilecek. Ben de doktorumun sözünü dinleyip ilk yoğurt verdim oğluma..O gün bugündür Rüzgar vesilesiyle biz de ev yapımı yoğurt yiyoruz. Ben Sek ya da AOÇ nin günlük sütünü  ilk yaptığımda Pınar'ın organik yoğurdu ile mayalamıştım ve yoğurt yapma makinesini kullanmıştım. Fakat makinenin kapak kısmı plastik olduğu için çok güzel tutan yoğurdum her defasında plastik koktuğundan sonrasında  kendim anne usulü mayaladım. Mis gibi, kıvamlı ve kokusuz :D Yoğurdu ilk etapta seven oğlum zamanla burun kıvırmaya başladı,şimdilerde ise ağzını sımsıkı kapatıp katiyen yemiyor.Eee eninde sonunda pes edecek diyerek ben mayalamaya devam ediyorum. Pekmezli,kuru ya da taze meyveli varyasyonlarını denedim ama sonuç bir kaç kaşıktan öteye gitmedi. Ama son zamanlarda ona da çare olarak hem çorbalarına katarak yediriyorum hem de ayran olarak içiriyorum..

Okuduğum yazılardan yola çıkarak bebeğe sebzenin meyveden önce tattırılmasının ileride sebze sevmeme olasılığını düşürdüğüne ikna oldum ve patates,havuç ikilisiyle serüvene devam ettim. Doktor patates,havuç,elma,armut ve mevsiminde taze kabağın alerjen gıda olmadığını ve teker teker vermek gerekmediğini söyledi. Ben de patates ve havucu az suda haslayıp irmikle kıvamlandırdım,sonraki günlerde içine balkabağı ekledim ve 2 gün farklı bir sebzeye geçmeden bekledim alerji ihtimaline karşı. Tabii sebzeler haslanıp organik irmikle(Migros larda Farmcity markasını bulabilirsiniz) kıvamlandırılıp piştikten sonra bir gün saf zeytin yağı bir gün tereyağı ilavesiyle doğrayıcıdan geçiriliyor..

Meyvelerden de Rüzgar'a ilk elma armutu cam rendede rendeleyip ve bir çimdik tarçınla tatlandırarak verdim..Tabii ki bayıldı her bebek gibi..(tarçın ve kimyon bebeklerin ilk baharatları ) Sonra avakado ve muzu anne sütü ile kıvamlandırıp verdim.İlginçtir avakadoyu muzdan daha iştahlı yedi.(Avakado doymamış yağ oranı çok yüksek, biftek kadar kalorili ama sağlıklı ve bebeklere verilebilecek ilk gıdalar arasında imiş.)

Çorba olarak da kayınvalidemin Rüzgar'a özel yaptığı ev tarhanasını yine doktorun tavsiyesi ile ilk gıdalardan biri olarak tattırdım.Çorbalara katmak üzere evde bebe bisküvisi yaptım,rondodan geçirdim.Tarifi internette bir çok blog ve sitede mevcut.Ben sadece içine pekmez katmıyorum.Zaten adı bebe bisküvisi ama tadı bildiğiniz kuru ekmek :)

İlk 2 hafta bu tatlara bir kaç kaşıkla başlayıp sonra giderek artırdım ve çeşitlendirdim.Yine çok uzun yazmışım. Devamı başka bir ek gıda yazısında olsun.. Tüm bebeklere afiyet olsun..


5.01.2014

Ruzgar 1/2 yasinda:)

Ha bugun ha yarin bloguma zaman ayiricam aldigim notlari yazicam derken bir ay daha gecmis.Simdi hazir baba ogul yatiyorlarken kahvemi aldim,koyuldum yeni postu yazmaya..Bakalim Ruzgar uyanmadan bitirebilecekmiyim..
Ruzgar 6.ayini doldurdu 28 Aralikta.Tam tamina 1/2 yasinda oglum..gecen yilbasinda karnimdayken bu yilbasinda kucagimda dans ettim oglumla..Gercek bir aile olarak ilk yeni yilimizi kutladik..Daha nice yillarimiz olur insallah..
6.ayimizda ek gida olayina iyice alistik anne-ogul.Cok sukur Ruzgar yemek yeme konusunda korktugumdan daha iyi ama ara sira agzini sikica kapatip yememek icin direniyor.Ben de hic zorlamiyorum o istemediginde.Zira lokma savaslari her iki taraf icin pek eglenceli olmuyor.Boyle durumlarda yarim saat ,bir saat sonra yeniden deniyorum..hala daha yemiyorsa yemek cope :( Ruzgar memeye..
Bu ay Ruzgar'i baska bir cocuk doktoruna goturdum 6.ay kontrolu icin. Gittigimiz foktordan memnun olmadigimdan degil de methini duydugum baska bir doktora da su boynundaki bezeyi gosterip icimi rahatlatmak icin. Netice de cok sukur bu doktor da herseyin yolunda oldugunu soyledi. Kilosu 8.400 boyu ise 68 cm olmus oglumun. 1 ay erken dogmus ve hic mama almamis bir bebek icin oldukca iyiymis cok sukur. 6.ay asilarini da yaptirdik ve yine cok sukur biraz huzursuz ama atessiz atlattik.9. Ayindaki kizamikcik asimiza kadar rahatiz;)
Bu arada Ruzgar efendi hala donmedi..Ben her kontrolde inatla doktorlara normalmi diye sordukca onlar da inatla olabilecegini,demek ki donmek istemiyor diyorlar..Soner de artik rahat birak oglumu annesi,donmeden yurur benim oglum diyor..;) Gerci donmuyor ama yuzustu iken poposunu kaldirip gogsunu iterek ufaktan surunme cabalari var bu ara..Bu da takdire sayan..
Cok belirgin anne diyor,kuvvetle muhtemel kazara oluyor..tamamen bilincsiz..
Gun icinde uykulari maalesef sekerleme seklinde..Beyfendi ne zaman uyumak isterse o zaman uyuyor.Ben inatla uyku rutini olusturmaya calisiyorum.Uyku duzeni olusturma ile ilgili yontemleri,ikolleri arastirip bizim duzenimize uydurmaya calisiyorum..Ama Ferber falan Ruzgar icin hala hikaye..Basarabilene helal olsun.Olur da basarirsak bu konuda bir post yazmak da bana gorev olsun..
Oturma hususunda da cok basarili minigim.Destekli zaten oturabiliyor ama desteksiz de yavas yavas oturmaya basladi..
Cok guzel ve uzunca ayagini yere basabiliyor.Yatarken elimi uzattigimda tutup oturmaya,otururken de elimi tuttugunda ayaga kalkmaya calisiyor.
Tek basina alistirma bardagindan su icebiliyorr;) hatta en sevdigi aktivite diyebilirim.
Disleri kasindigi icin aldigimiz zurafa sophie yi cok seviyor.Sanirim onu en iyi Sophie anliyor..

Iste bu aralar Ruzgar'la hayat boyle..saadetle bir postu daha Ruzgar uyurken basariyla burda noktaliyorum.

Saglicakla efenim;)