21.12.2014

Anne kafası ve tükenmişlik sendromu..

    Uzunca bir nadas döneminin ardından yeniden merhaba canım blogum, blog arkadaşlarım, okuyan tanıdık tanımadık herkes..
Rüzgar'ın  ilk yaş doğum gününden beri
yazmıyordum bloguma. Sebeplerim vardı elbet,sadece tembellik üşengeçlik ya da zamansızlık da değil üstelik..Biraz da bilerek, kasten yazmadım.Kendimi nadasa çekip, biraz olgunlaşmak,biraz dinlenmek, kendimi dinlemek istedim bu süreçte. Anne kafası oldukça ağır bassa da eş kimliğimi,'ben' liğimi de hatırlamam, yaşamam gerektiğinine kanaat kıldım.     Oğlumun  doğruca gelip baş köseye oturmuş olmasına lafım yok çok şükür; ama bu hal bir yerden sonra insanı tükenmişlik sendromuna götürüyormuş..Bizlerin Meryem Uzerli ile tanıştığımız bu sendrom aslında sadece çalışma hayatında da olmuyor,doğum sonrası yıllarda çocuk merkezli yasayan biz annelerde de sıkça rastlanan bir problem. Kadın hele de ilk kez doğum yaptıysa bebeğinin doğumuyla doğruca başka bir boyuta geçiş yapıyor.Sadece vücudu,hormonları değişmiyor, tüm kimyası,psikolojisi,üstüne toplumsal baskılar,mükemmel anne olma kaygısı,çocuğuna yetememe korkusu, kocasına,evine eskisi gibi vakit ayıramaması, işine gücüne ara vermiş olmak farkında olmadan kadını tüketebiliyor. Bu durumdan kurtulmanın ilk yolu -bence-önce mükemmel anne diye bir şey olmadığını kabul edip,bu sürecin hemen hemen her annenin başına geldiğini bilerek teselli bulmaktır.Sonrasında da eğer etrafınızda size yardımcı olabilecek eş,dost,aile fertleri varsa(bu kadar şanslıysanız) arada bir utanmadan kendinize vakit ayırmak için yardım istemek..Gerisi zaman içinde doğum kiloları gibi biraz azimle hallolacaktır..
Bir de lahusa depresyonu denen bi şey var ki ben pek yaşayamadım..Yaşayamadım diyorum çünkü o sıralar kocacığımın hastalıklarından bana nazlanma sırası gelememişti maalesef. Belki de şöyle demeliyim, benim lahusa depresyonum dış sebeplerden ötürü gereğinden fazla uzamıştı,öyle ki neyin depresyonu olduğunu da çözememiştim.. Her neyse..Geçti gitti diyelim..Ama bu sefer de günümün her saatini Rüzgar odaklı yaşıyor olmak tüketmeye başlamıştı beni..Ona gaz olmasın diye yediğime içtiğime dikkat etmek,okuduğum kitabın konusu, araştırdığım şeylerin içeriği,yazdığım çizdiğim şeyler(ileride bahsedeceğim), kurduğum hayaller,yaptığım planlar,mecburi uykusuzluklar, Rüzgar'ın yemesi içmesi,uyku saatine göre gezmeler,mecburi uykusuzluklar vb... bu liste uzar da gider..Şikayetçi miyim?? Haşaaa..Çok şükür annelik normalde katlanmayacağın her şeye gönüllü hizmet etmeni sağlayan bir güdü..Lakin bir yerden sonra kimlik bunalımı yaşatmıştı bana..Neyse ki bu nadas süreci bana toparlanmam için fırsat verdi ve en güncel sürümüm ile karşınızdayım efenim..Birikmiş bir çok yazı taslağım düzenlenir düzenlenmez burada:) Blog içeriği ve şablonu ile de değişiklikler peşindeyim ama o biraz zaman alabilir..

Bekleyin anacımm..