26.09.2013

Rüzgar'ın odası..

Hamilelik dönemimde Rüzgar'ın odasını hazırlarken bir iki post yazmıştım bloguma, hatırlarsınız.Hazırlıklar tamamlandıktan sonra yine yazarım diyordum ki Rüzgar efendi bize sürpriz yapmıştı ve sonrasında da hep askıya aldığım bir post olarak kalmıştı..Bugün aklıma geldi ve o gün bugündür deyip telefonumla amatörce resimlerini çekip paylaşmak istedim..




Keçeden kapı süsümüzü daha önce de bahsettiğim marifetli arkadaşım Gökçen yaptı. Şu sıralar renkli oluşuyla Rüzgar'ın da ilgisini çok çekiyor.. Buradan da çok teşekkürler canım arkadaşım..





Odamız evin en küçük odası,ancak en çok ışık alan odası olduğu için bebek odası yapmayı uygun gördük. Karyola olarak büyüyebilen modellerden seçtik ve ebatlarını normalinden 10'ar cm uzun ve geniş yaptırdık..İlk başta çok büyük olduğu için hata mı yaptık diye düşünmüştüm.Sonra kullandıkça iyi ki de böyle yaptırmışız dedim.Alt kısımda ki komodinler çıktığında (ard arda konulmuş iki komodin var) üst üste konulup şifonyer görevini görecekler..Malzeme olarak çok sağlam olduğundan yaptırdığımız firma 10 yıl çok rahat kullanabileceğimizi iddia etti..Açıkçası ben o kadar uzun vadede kullanılmasını planlamıyorum ama en azından okula başlayana kadar rahat rahat yatar içinde.. 
                                                                                           






Perde ve Halıdan daha önce bahsetmiştim. İkisinden de bir şikayetimiz yok henüz.





Sallanır emzirme (anne) koltuğu da iyi ki almışız dediğim bir parça..Renklerine Soner karar verdi ve seneye salonda baba koltuğu olarak kullanmayı hayal ediyor kendisi:D








 Elbise dolabını da iyi ki büyük yaptırmışız.Daha şimdiden Rüzgar'ın kıyafetleri,yorgan,battaniye ve nevresimleri ile doldu diyebilirim.. Bebek odası hazırlayacak olanlara dolabı mümkün mertebe büyük yaptırmalarını tavsiye ederim.
















Bu da ilk zamanlar bizim yatak odamızda yattığı park yatak.Şimdilerde eğer kendimi hasta ya da çok yorgun hissediyorsam yine bu yatakta yatırıyorum. Henüz odadan kaldırmadık..




Aslında Rüzgar iki aylık olduktan sonra kendi odasında yatmaya başladı. Daha hiçbir şeyin farkında değilken yatağına alışsın istedim..İlk zamanlar bana zor geldi onunla ayrı odalarda yatmak ama, sanırım en doğrusu herkesin kendi özelinin olması.Şimdi ikimiz de alıştık bu duruma..Zaten okuduğum uzmanlar ve çocuğunu zamanında ayıramayan eş dost anneler de belli bir zamandan sonra bebeğin mümkünse ayrı odada yatırılmasını tavsiye ediyor.

İşte oğlumun odası böyle..İkimiz de bu oda da vakit geçirmeyi seviyoruz..

24.09.2013

Ahh senin o ellerin..

Seninle ilk karşılaşmamızda kokunu içime çekip gözlerine baktıktan sonra, çoğu anne gibi ellerine baktım,birer birer parmaklarına dokundum,sonra ayaklarına bakıp öptüm her birini..Öyle güzeldin ki,bana özeldin..İç içe geçirdiğimiz onlarca günden sonra artık kollarımdaydın..Ultrasonda gördüğüm o minicik ellerin artık kanlı canlı avuçlarımın içindeydi..
Maalesef ilk geceyi beraber geçiremedik..Sabaha karşı doktorlardan zorla izin alarak senin yanına geldiğimde,küvezin o ufacık deliklerinden elimi sana uzatmıştım..'Sakın korkma annecim,ben burdayım' derken sana,gözlerimden akan yaşı görmüşcesine öyle sıkmıştınki parmağımı ; 'sakın üzülme anne,ben iyiyim ' demiştin bana ellerinle farkında olmadan..Sonra çok şükür geçti o günler..Ellerin yumuk yumuk oldu her geçen gün avuçlarımda..Uyurken hep kolların havada,ellerin başının iki yanında..İlk zamanlar kendi ellerinden irkilirdin bazen..Yine de örtünün altına koyamazdık ellerini..Yüzünü çizmemen için eldiven takmamı söyledi herkes..Haksız da değillerdi hani..Tırnakların o kadar hızlı uzuyorlardı ki yüzünü çizmene bir türlü engel olamıyordum..Hala da olamıyorum..Lakin ikimiz de sevmiyoruz eldivenleri..Sen dokunmak istiyorsun her gördüğün yeni şeye..Bense dokunmanı istiyorum ellerinle tenime..Her geçen gün ellerin büyüdü,sen büyüdün,ben seninle büyüdüm..
Oyunlar oynamaya başladık beraber..ilk başta monologlar halindeydi sohbetlerimiz..Derken diyaloglara dönüşmeye başladı..Ben seninle konuşurken sen garip sesler çıkarıyor ellerini,ayaklarını yukarı aşağı hareket ettiriyorsun..Babanla dalga geçiyoruz bazen biraz daha çırpınırsan uçacaksın diye :)
 İki aylık olduğunda ellerini keşfettin birden bire..sana aldığımız o rengarenk dino ve köpiş bile bu kadar ilgini çekmemişti..Sanki ilk kez görüyormuşsun gibi dikkatle dakikalarca seyrediyordun ellerini..Bense senin kendini keşfetmeni seyrediyorum gururla..Kendinde keşfettiğin ilk şeydi ellerin..Büyüdüğünde 'KENDİNİ' keşfedebilmen ise benim en büyük dileğim..
İki buçuk aylık olduğunda tadına bakmak istedin ellerinin..İşte durum o vakit hal değiştirmeye başladı..her bebek gibi senin de ellerini ağzına götürüyor olman kötü bir şey değil elbet..Lakin sen olayı biraz abarttın ve şimdilerde tüm elini ağzına sokmaya çalışarak mideni bulandırıyorsun..O da yetmezmiş gibi meme emmek yerine ellerini tercih ediyorsun..Dahası meme emdiğin sıralarda bile kafanı kaldırıp aradan ellerini ağzına sokmaya çalışıyorsun..Yazarken bile o sahneler aklıma geliyor ve gülmeden edemiyorum..tabii ki önce çok endişelendim memeyi bırakacaksın diye ama ellerinin karın doyurmadığını anladığında yine aynı ellerinle sarılıyorsun memeye:D
Ahhh o ellerin..Hiç kimsenin, yağmurun bile böyle küçük elleri yoktur..

11.09.2013

Merhaba..

Uzunca bir süredir yazmadığımın farkındayım,lakin bu sıralar tahmin edersiniz ki oğluşum çokça vaktimi alıyor..Tabii onun yanı sıra gelip giden misafirlerimiz,sevdiklerimiz de olduğundan, haliyle biraz ihmal ettim bloğumu..Neyse ki şu an tatlı bıdığım uyuyor da günler önce başladığım bu postumu tamamlama fırsatı buluyorum..
Rüzgar gün itibari ile 75günlük oldu..Günler onunla ne de hızlı geçiyor..İnanın günlerce evden çıkmadığım oldu ilk zamanlar ve hiç mi hiç sıkılmadım diyebilirim..Gerçi ilk zamanlar hayatımız gereğinden fazla maceralıydı,sıkılmaya vaktimiz olmamıştı..Sonrasında da zaten bayramdı, kırkıydı, mevlüdüydü derken zaman akmış..
Bayramın ilk günü Rüzgarla namı değer 'kırk' olayını savdık..Kırk uçurmaya da çok sevdiğimiz arkadaşlarımız Gökçen-Mehmet çiftine gittik..Canım arkadaşım bu geleneği tüm detaylarıyla araştırıp,kendinden güzellikler katarak beni çok ama çok mutlu etti.
Ne mi yapmış? Ne yapmamış ki...
Öncelikle Rüzgar'a çok şık bir bayramlık elbise almış teyzesi ve üzerine de güzel bir not iliştirmiş...
Yanı sıra geleneklerde yeri olan, kırk uçurmaya gidilen evin sahibinin bebeğe verdiği Yumurta,Un,Ekmek,Şeker,Tuz,Çörek Otu,Pirinç,Pamuk,Bozuk Para ve"kırk banyo suyuna" katılmak üzere 40 tane taş,cam nazar boncuğu ve altın..Tüm bunlar üzerlerinde çok ama çok anlamlı ve okudukça duygulandığım dilekler iliştirilerek ufak poşetlere konulmuş.. Yani adette ne var ne yoksa fazlasıyla,en şirin şekilde emek ve dua katarak hazırlamış oğlumun Gökçen teyzesi..Kendisine ne kadar teşekkür etsem azdır..Yoğun ev ve iş temposuna rağmen oğlumun ve benim bu özel günlerimize anlam katan değerli kişilerdendir kendileri..Seviyoruz seni Gökçeeeeeeeeeeeeeennnnnn...
Bayram geçip,biz bize kaldığımızda,yani Rüzgar 44 günlükken biberonu,dolayısıyla mamayı reddetti..Önce şaşkınlık ve panik duygularını iç içe yaşadım.."Allah mamayı almazsa aç kalır oğlum,benim sütüm onu doyurmaz,yetmez asla" diye düşünüp bir kaç biberon mamayı heba ettim..Her zaman lokur lokur içtiği mamayı verdiğimde bu sefer yüzünü ekşitip,diliyle itmeye başladı bizim bıdık..Soner almadığına ve ağlamadığına göre sütün yetiyordur,zorlama dedi -ki haklıydı..Ve -maşallah- o günden beri sadece anne sütü ile besliyorum oğlumu..Aslına bakarsanız bu durumdan hepimiz karlı çıktık..Babamız mama almaktan kurtuldu,oğlum tamamen ve sadece anne sütü ile beslenmeye başladı ve ben de hem emzirerek kalori yakıyor hem de sürekli mama hazırlama,biberon steril etme,su kaynatma ve her yere taşıma zahmetlerinden kurtulmuş oldum.Bol bol su içmeye,sıvı tüketmeye devam..
Bu 2 aylık süre zarfında oğlumun maşallah boy-kilo artışı olması gerektiği gibi..
Polisitemiye dair hiç bir iz kalmadı,yani oğlum normal ten rengine kavuştu,kan değerleri düzene girdi..
Çok şükür kolik gibi bir sıkıntımız olmadı,ama ara sıra gaz problemimiz oluyor..
En büyük sıkıntımız  kaka yaparken zorlanmak..Bizim oğlan makat kasları yerine karın kaslarını kasıyormuş ve canı acıyor dolayısıyla..Neyse ki yavaş yavaş öğrenmeye başladı..
Boncuk gözlüm artık bize gülümsüyor,konusanları pür dikkat dinliyor ve yeni yeni sesler çıkarmaya çalışıyor..
Kucakta uyumayı,özellikle babasının göbüşünde uyumayı çok seviyor.Her ne kadar büyükler kucağına alıştırma zorlanırsın sonra deselerde ben severek,büyük bir zevkle oğlumu kucağıma alıyor,onunla aşk yaşıyorum..Çünkü bu günlerini ikimizde yeniden yaşayamayacağız ve bebeklerin yalnızlık çekmemesi,öz güveni geliştirebilmesi için anne-baba kucağına,temasına ihtiyacı olduğunu düşünüyorum..
Gece uykuları git gide daha uzun bloklar halinde olmaya başladı, ama gündüzleri iş yapmak,kendime de azıcık zaman ayırmak na-mümkün henüz..
Mümkün olduğunca açık havaya çıkıyoruz oğlumla..Park, bahçe, kısa mesafede arkadaşlara hep bebek arabamızla gidiyoruz..Hem oğlum temiz hava alıyor hem ben yürüyüş yapmış oluyorum..Doktorum henüz koşu bandını önermiyor..Ben de güzel havaları mümkün mertebe değerlendiriyorum..
Her geçen gün daha da yakışıklı oluyor Rüzgar oğlum..İlk başlarda sıkça babasına benzetilirken,şimdilerde herkes bana benzetmeye başladı..Bu durum o kadar hoşuma gidiyor ki ilk zamanlar içten içe kıskanmışım demek ki Soner'e benzetilmesini diyorum..
Bu arada Rüzgar'ın resimlerini Instagram da paylaşıyorum..Blogdaki Instagram resmine tıklayarak oradan da takip edebilirsiniz.. Ve bloğumu okuyan sevgili okurlarım ve arkadaslarım,eğer bloğumu takip ederseniz,"bu siteye katılın " linkine tıklarsanız çok memnun olurum:D