13.01.2015

Çizgi filmler hiç de masum olmayabilir..Subliminal mesajlara dikkat!!!!

Subliminal mesajlardan ilk kez 3-4 yıl evvel haberdar olmuştum. Eşimi dostumu,öğrencilerimi de kendimce haberdar etmiştim.Geçenlerde instagramda bir annenin çocuğuyla ilgili paylaştığı bir fotoğrafta arka planda açık olan çizgi filmde çok bariz bir subliminal mesaj dikkatimi çekince bloguma da yazmak farz oldu.
Peki nedir 'subliminal mesaj'?? Sinema filmlerinde, reklamlarda,resimlerde,posterlerde,dergilerde ve hatta çizgi filmlerde bolca yerliştirilmiş, gözümüzün ilk etapta farkedemediği  gizli mesajlar oluyor kendileri.Yazılı,resimli,ya da sesli konumlandırılmış bu mesajlar ya çok ama çok hızlı veriliyor,ya da ustaca saklanıyor ve gözümüz gördüğü halde çok hızlı olduğundan beyne sinyal gönderemiyor,ama bilinçaltı dediğimiz her daim çalışan ve herşeyi kaydeden defter bu mesajları da yazıyor. Yani medyanın her türlüsünde sıklıkla kullanılan bu hilenin hedefi doğrudan bilinçaltımız. İşte bu yüzden çok tehlikeli..Düşünsenize, bilincinizin algıladığı herhangi bir fikir,ideoloji ya da ürün tartışılabilir,eleştirilebilir,reddedilebilir -ki adil olan da budur. Öte yandan doğruca bilinçaltınıza ulaşmaya programlanmış herhangi düşünce,eylem,ürün hiçbir dirençle karşılaşmadan hedefine ulaşır.Ve bu mesajlar doğruca beynimizde depolanarak kararlarımızı,düşüncelerimizi ve davranışlarımızı biz farkında olmadan etkiler. 

Mesela sıkça verilen örneklerden biri bolca "Cola" yazısı içeren bir filmde izleyicilerin bir çoğunun susuzluk hissettiği ve film arasında kola almaya gittikleri.. Genellikle "Sex,Death(ölüm),Blood(kan) vs.

gibi kelimelerin insanları en çok etkileyen kelimeler olduğu ve bunlara dair yazı ve imgelerin kullanılması yayınlanan ürüne daha çok dikkat çekebildiği görülmüş. Gelişen teknoloji ve hayatımızın her yerinde olan yazılı,görsel ve işitsel medya sayesinde bilmediğimiz kişiler görünmez bir silahla bizi etkilemekte. Ve işin daha da terbiyesiz yanı buna çocukların da hedef olması.. Çizgi filmlerde bolca kullanılıyor ve biz bihaber ebeveynler de çocuklarımızı kendimiz oturtuyoruz bu silahın karşısına..Hiç bilmeden şiddeti yüklüyoruz tertemiz beyinlerine..Sonra
 -bu çocuk nereden öğreniyor vurmayı kırmayı, 
-sağlıklı şeyleri yemez ama bak abur cuburu nasıl da severek yiyor diyoruz. Halbuki yanlarında pür dikkat davranıyor,kelimelerimizi özenle seçiyoruz ki öğrenmesinler. Ama nasıl oluyorsa onlar daha minicikken öğreniyorlar ve biz şaşakalıyoruz..Ama suçlu aslında önce derinden vuran medya ve sonra onun karşısına oturttuğumuz için bizleriz.

Tv zaten zararlıydı,biliyorduk ama n'apalım canım,er geç tanışacak diyorduk ya alın size bir de subliminal mesaj vakkası.. Şimdi artık siz de bildiğinize göre vicdanınız el veriyorsa açın TV yi.
Haa bu arada en çok Disney kanallarında ve yapımlarında olduğunu da eklemek isterim,Disney Channel, Nicklodeon, cartoon network gibi kanallar artık OUT..Kendimce nelerin IN olduğunu da  başka bir yazıda paylaşacağım.
Aşağıda bazı deşifre edilmiş subliminal mesaj içerikli çizgi filmlerin linklerini paylaşıyorum. Zaten google da yüzlercesi mevcut..
http://www.youtube.com/watch?v=aTC2sIjSQo0
http://www.youtube.com/watch?v=9Bj-MNQdVOc


12.01.2015

Çocuğum bir Dahi mi? Yoksa her çocuk mu Dahi?

Dün bir yazıya denk geldim internette dahi çocuklardaki belirtiler üzerine.. Tabii bir çok anne gibi ilgimi çekti,ve acaba bizim uşakta da var mıdır deha belirtileri diyerekten merakla okudum..Ne mi oldu sonra, bu yazıya göre pek de bir deha özelliği yokmuş bizim oğlanda..Hahh,kim demiş dedim sonra.. Ya da kimin umurunda..En azından benim değil..Çünkü biliyorum ki her insanın dahi olduğu bir konu,beceri,yetenek vs. vardır..Ve her zaman inanırım ki insan bilmediği,belki de henüz kimse tarafından keşfedilmemiş bir değerli taşla doğar..Ama nadir olan şey O'nu bulmak,keşfetmek, bulduğunda kıymetinin bilincine varıp onu doğru işlemek,doğru yerde doğru şekilde sunmaktır bence. Derin sulardaki inci gibidir belki dahi olduğumuz yönümüz..Biz onu bulup çıkarana kadasr o bir deniz kabuğunun içinde bizi bekleyecektir..Fark edip bulmak lazım onu.. Bazen çok şanslıyızdır,doğrudan karşımıza çıkıverir,bazen de onun varlığına inanıp peşinden gitmek,arayıp bulmak gerekir..Haa buldun diyelim..bitti mi?? dahi olup deli diye bilinen eminim bir çok insan vardır yer yüzünde..Önemli olan önce kabuğun içindeki şeyin inci olduğunu bilmek, sonra onu doğru şekilde işleyip doğru mücevhere yerleştirmek..İşte o zaman inci hak ettiği değeri görebilir..
Bir çoğumuz maalesef içimizdeki cevherin farkına varamıyoruz..Buna sebep olan da yine maalesef bizim dışımızdaki kişiler,çevre,sistem ya da adına ne derseniz..Bir çok inci,elmas,zümrüt ya da belki de daha kıymetli ama tanınmamış mücevher daha çocuk yaşta heba oluyor..Bir çok anne-baba, akraba ya da öğretmen  karşısındakini aşağılayarak,isteyerek ya da bilmeyerek aşırı pohpohlayarak ve yahut kötüleyerek çocuktaki öne çıkarılması gereken beceriyi törpülüyorlar.. Hep bildiğimizin tek doğru olduğunu sanmamız, bize dikte edileni sorgusuz sulasiz kabullenip bir de çoluğumuza çocuğumuza farkında ya da değil empoze etmemiz yüzünden mutsuz yetişkinler haline getiriyoruz onları..
--"senden bir halt olmaz,salak bu çocuk, mal bu çocuk,kafası bir şeye basmıyor, eline hiç birşey yakışmıyor,tembel, pısırık" vs. gibi toplumumuzun bayıldığı ve sıkça pratik yaptığı ETİKETLEME eylemi yüzünden belki de bu kadar beyin göçü,bu kadar işsiz,bu kadar mutsuz insan var etrafımızda..Kuvvetle muhtemel bir çoğumuz bizzat maruz kalmışızdır bu tarz ithamlara..

Demem o ki ey anneler,babalar,öğretmenler, lütfen siz siz olun çocuğunuza ya da öğrencinize, negatif ilişkilendirmelerde bulunmayın, onları sahip olmadığını düşündüğünüz özellikleri yüzünden incitmek yerine,sahip oldukları güzel yönlerini,becerilerini çok da abartmadan belirtin.. İçlerindeki dehayı,cevheri görebilmeleri için elinizden geldiğince yardım edin..Maddı olanaksızlıklar diye mazeretlere de sığınmayın..siz çabalayın,yüreklendirin,engel koymayın zaten su yolunu er geç bulur..

Bu arada geçenlerde denk geldiğim başka bir gerçek hikaye de bu fikrimi perçinledi..Kısaca bahsetmek isterim..Amerika da 2 yaşında otistik tanısı konmuş bir çocuk-ki gönderildiği engelli okulunda da hiç umut olmadığı,ayakkabısını bile bağlayamayacağını belirtmiş öğretmenleri- şimdi 13 yaşında tanınmış bir üniversitede Nobel ödülüne doğru emin adımlar atmaktaymış Astronomi alanında..Nasıl mı??Annesi ondan hiç vazgeçmemiş ve  depderin sularda oğluna ait inciyi aramış.. ve bulmuş da.. Zamanında otistik denen oğlunun Einstein dan daha yüksek IQ ya sahip olduğunu öğrendiğinde eminim ondan mutlusu olmamıştır..

Oğlum, sana söz..Gücüm yettiğince ben ve baban senin içindeki cevheri bulmanda yardımcı olmaya çalışacağız..Allah'tan dileğim; hep yanında, yar ve yardımcın olduğunu sana hissettirmesi..Meleklerin yoluna hep ışık tutsun bebeğim..