28.03.2015

İlk evcil hayvanımız 'KI' ve ölümü..

"Kırmızı balık gölde
Kıvrıla kıvrıla yüzüyor
Balıkçı amca geliyor
Oltasını atıyor
.....
.....
Kırmızı balık kaaç kaç
Kırmızı balık kaç kaç kaç"

Bebeği olup da bu şarkıyı duymayan,günde milyon kez söylemeyen yoktur sanırım..Kendisi bizim evde aylardır top ten listesinin zirvesinden inmeyen gelmiş geçmiş en çok dinlediğimiz şarkı olur..Öyle ki karı koca bazen kendimizi gayri ihtiyari bu şarkıyı mırıldarken buluyoruz..Hal böyleyken biz de artık bir kırmızı balık alalım bu çocuğa dedik ve 3 hafta önce bir sabah ana-oğul soluğu pet shop ta aldık. Eve elimizde bir kırmızı japon balığıyla döndük,ve fanusa koyduk balığımızı..Rüzgar'a adı ne oğlum balığımızın dediğimde tereddütsüz 'Kı' dedi..Anlaşıldığı üzere 'KI' kırmızı balığın ilk hecesi ve rengi önemli değil, tüm baliklar KI Rüzgar için:))

Balık alırken açıkçası Rüzgar'a hayvan sevgisi aşılamak, sorumluluk bilinci öğretmek gibi gayelerim yoktu..Bir buçuk yaşında bir bebeğin anlamayacağını sanırdım ki Rüzgar beni daha ilk gün şaşırttı..Balığı getirdikten bir süre sonra kitaplarının arasından 'Yavru Ahtapot Olmak Çok Zor' adlı kitabı alıp, fanusun yanına götürüp, kitapta ki balıkları 'Kı' ya göstererek kendi dilinde anlatması ve aynı gün içinde elindeki kurabiyesini fanusa dayayıp Kı' ya al demesi beni benden aldı..20 aylık bir bebeğin bir hayvanı hemen benimsemesi,arkadaş olması ve yiyeceğini paylaşması bana göre ibret alınası bir durum..Ben bunları gördüğümde iyi ki almışız bu balığı dedim..Tüm ebeveynlere de tavsiye ederim, alın bir balık ve seyredin bebeğinizin tepkisini..
Neyse, Rüzgar her sabah Kı'ya kendi verdi yemini ve itiraf etmeliyim ki genellikle o hatırlattı yem saatini.Eve her gelene gösterdi balığını,'Baaaakkk' diyerek en tiz sesiyle..Derken son iki gündür bizim Kı hareketsizleşmişti..Öldü ölecek korkusu sardı beni..Nasıl yapmalı, ne demeli, nasıl açıklamalı 20 aylık bebeğe balığının öldüğünü..Yoksa hiç bir şey söylemeden yok mu etmeli fanusu..Kı çok hareket etmediği için Rüzgar fanusa vuruyordu,yüzsün diye..Ben de uyuyor,hasta olmuş diyordum..Acaba öldüğünde de uyuyor ve uyanmayacak falan mı desem?? gibi sorular kurcaladı beynimi..Yanlış yapmak istemiyordum..Google amcama sordum, bebeğe ölüm nasıl anlatılmalı diye..Uzmanlar genel anlamda 3 yaş altının ölüm kavramını anlayamayacağını,açıklama yapmak gerekmediğini,ancak 3 yaş üstüne ise uyuyor,tatile gitti, vs mazeretler söylememek gerektiğini,yaşına uygun bir dille ölümün anlatılmasının doğru olacağını söylüyor..Hal böyleyken ben de Rüzgar'a Kı'ya güle güle diyelim mi dedim..Ama O kesin bir şekilde başını sallayarak 'hayiy' diyince babasından akşam yeni bir Kı getirmesini istedim,böylece onlar yeni Kı ile tanışırken ben de gizlice rahmetli Kı'yı yolcu ettim..Çok şükür bu bebeklerin hafızası da balıklar gibi:))
  İlk evcil hayvan hikayemiz de böyle idi, buraya oğlum için not düşmek istedim..Kim bilir belki büyüdüğünde Kı'yı hatırlayarak beni yine şaşırtırsın oğlum:)

P.s Japon baliklari oksijene ve sık sık sularinin değismesine ihtiyaç duyarlarmis,fanus pek uygun değilmis yani..yeni baligimiz oksijensiz, ayda bir kez suyu degistirilerek uzunca yasayabilen Beta cinsi sus baligi..Almak isteyenlerin bilgisine..


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder